Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Babilliler: (Özet)
* İlk "mutlak krallık" anlayışı babil'de ortaya çıkmıştır.
* Ünlü kralları hammurabi, ilk anayasa olarak bilinen "hammurabi kanunlarını" oluşturdu. (bu kanunlar sami geleneklerinden ve urukagine kanunlarından yararlanılarak hazırlanmıştır.)
* "Babil kulesi" ve "Babil'in asma bahçeleri" en önemli eserleridir.
Hammurabi, İsin ve Larsa sitelerinin kralı olan Rimsin’i mağlub ederek, Elam’a kadar takib etti ve sonunda esir aldı. Bundan sonra sınırlarını genişletmeye başladı. Asur ülkesini de devletine kattı. Orta Fırat bölgesinde bulunan ve bugün Tell Harrir ismi ile anılan Mari’de Kenanilerin kurduğu bir krallıkla temasa geldi. Mari Kralı ile bir müddet dost geçinen Hammurabi, orayı da ülkesine kattı. Kuzeye gittiğine dair bir kayıt yoktur. Herhalde Akkad kralları gibi hudutlarını Akdeniz’e ve Anadolu’nun içlerine kadar genişletememiştir. Zaten Hammurabi, askeri seferlerden ziyade iç işlere önem vermiştir. Kültür hayatının hemen her safhasında eserler ortaya koymuştur. Mezopotamya’da ilk defa gerçek anlamıyla merkezileştirilmiş birleşik bir devleti Hammurabi kurdu. Bu devlete tabi olan sitelerin başlarındaki kral ve prensler ortadan kaldırıldı. Onların yerine kralın tayin ettiği valiler gönderildi. İdari teşkilat, geniş bir memur kadrosuna dayanmaktadır. Teşkilatın en yüksek noktasında bulunan kral, idari işlerle yakından ilgilenmekte, vergilerin zamanında ve tam olarak toplanılmasına önem vermekteydi. Askeri teşkilatta da yenilikler yapan Hammurabi, ilk defa daimi bir ordu vücuda getirmiş ve idaresini bizzat eline almıştır. Hammurabi’nin şöhretini artıran husus, düzenlemiş olduğu kanunlardır. Bu kanunname, medeni ve ceza hukuku ile ilgili olan 300 kadar maddeyi ihtiva ediyor ve halkın birbirleriyle veya devletle olan münasebetlerini düzenleme gayesini güdüyordu.
Birinci Babil Devletinin ömrü uzun sürmedi. Hammurabi’nin ölümünden sonra yer yer isyanlar çıktı. Dışardan da komşu kavimlerin taarruzları başladı. İsyanlar neticesinde güneydeki kıyı eyaletleri Babil’den ayrıldı. Kuzeyden, doğudan ve batıdan gelen istila dalgaları, devletin büsbütün sarsılmasına yol açtı. Nihayet Anadolu’da büyük bir devlet kurmuş olan Hititler M.Ö. 1595 tarihinde Fırat boylarından güneye inerek Babil şehrini hakimiyetleri altına aldılar. M. Ö. 1570’de ise şehrin idaresi Kassitlerin eline geçti. Bu istilalar kısa bir müddet içinde sona ermesine rağmen, Babil Devleti uzun süre toparlanamadı. Ancak 1000 sene sonra İkinci Babil Devleti adı ile tarih sahnesine tekrar çıkacaklardır. Babilliler, Sami dili konuşur ve çivi yazısı kullanırlardı.
İkinci Babil Krallığının en ünlü hükamdarı olan Nabukednazar daha babası zamanında Mısır ordusunu Kadeş’te yenmiş, Suriye ve Filistin’i Babillilerin yönetimi altına sokmuştu. En büyük gayesi Kudüs’ü ele geçirmek olan kral, maksadına ulaşmak için yerli halkı ayaklandırmak istedi. Buna karşı çıkan Kudüs Kralı, Babil’e vermekte olduğu yıllık vergiyi kesti. Bunun üzerine Nabukednazar, Kudüs üzerine bir sefer düzenledi ve Filistin ile Kudüs’ü ele geçirdi. Yahudi alimlerini ve bu arada zamanın Peygamberi Danyal aleyhisselamı esir etti. Esirlik 70 sene sürdü. Suriye ve Mısır’ı da çöllere kadar aldı. Dini literatürde ismi Buhtunnasar olarak geçmekte olan Nabukednazar, yeryüzüne hakim olan dört kişiden biridir. Nitekim bir hadis-i şerifte:
“İsmini duyduğunuz kimselerden yeryüzüne dört kişi malik oldu. İkisi mü’min ikisi de kafir idi. Mü’min olan iki kişi, Zülkarneyn ile Süleyman (aleyhisselam) idi. Kafir olan ikisi de, Nemrud ve Buhtunnasar idi. Beşinci olarak yeryüzüne benim evladımdan biri, yani Mehdi de malik olacaktır.” buyuruldu.
Burada zikredilen Buhtunnasar, Yeni Babil Devletinin en meşhur kralı Nabukednazar’dır. Kendisi ateşe tapardı. Zamanında Babil, büyük bir ticaret merkezi haline geldi.
Nabukednazar’dan sonra Babil Devleti çökmeye başladı. Bu çöküş, Marduk rahiplerinin düşman olduğu Kral Nabo-Nedo devrinde hızlandı. İran’da Medlerin yerine geçen Perslerin büyük hükümdarı Kiros (Kurus) tarafından Babil şehri alınınca, Babillilerin bağımsızlıkları sona erdi ve ülke Pers İmparatorluğunun bir eyaleti haline geldi (M.Ö. 539).
Evrenin ve insanların yaratılışını konu alan Sümer destanının kahramanı Gılgamış, ölümsüzlük otunu bulmak için yola çıkar ve bu arayış sırasında bin bir güçlükle karşılaşır. Serüven dolu yolculuğunun sonunda bulduğu otu, suların dibinden sinsice gelen bir yılan kayığından çalar. Bu öyküde Nuh Tufanı'nı anımsatan bir sel felaketinden söz edilir.
« ... ve bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. Şarktan göçtükleri zaman Sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. Birbirlerine 'gelin kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim. Onların taş yerine kerpiçleri, harç yerine ziftleri vardı. Yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir şehir, başı göğe erişecek bir kule yapalım' dediler. Ve ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için Rab* indi. Onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. Gelin inelim, birbirlerinin dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım. Rab onları oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil dendi. »
Efsaneye göre tanrı kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine kızar ve o zamana kadar aynı dili konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışı Tevrat'ta anlatılmaz ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde anlatılır.
Dini bir bakış açısıyla bu öykü sıklıkla insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır.
Kur'an'da Babil şehrinden Bakara Suresi, 102. ayette bahsedilir. Harut ve Marut isimli iki melek, insanları imtihan etmek için Allah tarafından babil'e gönderilirler. Burada insanlara sihir öğretirler. Melekler sihrin küfür olduğunu söyledikleri halde insanlar sihir öğrenmekte ısrar ederler ve karı-kocayı ayırmaya yarayan sihirler öğrenirler.
Babilden Yakut el-Hamavi'nin yazmalarında ve Lisan el-Arab'da bahsedilir. Öyküye göre tüm insanlar rüzgarın önüne katılarak bir yerde toplanırlar. Buraya sonradan Babil denir. Babil'de insanlara Allah tarafından değişik lisanlar tahsis edilir ve yeniden rüzgarla geldikleri yerlere dağıtılırlar.
9. yy İslam tarihçilerinden el-Tabari'nin "Peygamberler ve Krallar Tarihi" adlı eserinde daha detaylı bilgi verilir. Öyküye göre Nimrod Babil'de bir kule inşa ettirir. süleyman bu kuleyi yıkar ve o zamana kadar aynı dili konuşan insanların dilini 72'ye ayırır. 13. yy. İslam tarihçilerinden Ebu el-Fida da aynı öyküden bahseder ve İbrahim'in atası Hud'un kendi dilini (İbranice) muhafaza etmesine izin verildiğini ekler. Zira Hud kulenin inşasına katılmamıştır.
Coğrafyacı Strabo'nun 1. yüzyıldaki tanımına göre:
"Bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu"
Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Söylentiye göre Mezopotamyanın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır. Bu yüzden bazen Semiramis'in asma bahçeleri olarak da anılır.
Babilin Asma Bahçeleri : Detaylı yazımıza gitmek için tıklayın..
Tarih: 2016-03-02 01:55:44 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Babilliler Nedir
* İlk "mutlak krallık" anlayışı babil'de ortaya çıkmıştır.
* Ünlü kralları hammurabi, ilk anayasa olarak bilinen "hammurabi kanunlarını" oluşturdu. (bu kanunlar sami geleneklerinden ve urukagine kanunlarından yararlanılarak hazırlanmıştır.)
* "Babil kulesi" ve "Babil'in asma bahçeleri" en önemli eserleridir.
Babil
Mezopotamya'da, adını aldığı Babil kenti etrafında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan eski bir imparatorluktur. Babil'in merkezi bugünkü Irak'ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır. Kuzey Babil Devleti ise, Şırnak ilinin İdil ilçesi güneyinde Babil köyünde kurulmuştur. Babil halkının büyük bir kısmı Sami ırkındandırlar.I. Babil Devleti:
M. Ö. 1895-1595 tarihleri arasında Mezopotamya’da Batı Samiler (Amurrular) tarafından kurulan en büyük ve en teşkilatlı devlet. Kurucusu olarak Samu Abum bilinmektedir. Bundan sonra gelen üç-dört kral, silik şahsiyetlerdir. Bu sülale Mezopotamya’yı Elamlılardan tamamen temizlemiş ve Elam ülkesini nüfuzu altına almıştır. Elamlılara son darbeyi vuran kral, eski doğunun en büyük simalarından olan Hammurabi’dir.Hammurabi, İsin ve Larsa sitelerinin kralı olan Rimsin’i mağlub ederek, Elam’a kadar takib etti ve sonunda esir aldı. Bundan sonra sınırlarını genişletmeye başladı. Asur ülkesini de devletine kattı. Orta Fırat bölgesinde bulunan ve bugün Tell Harrir ismi ile anılan Mari’de Kenanilerin kurduğu bir krallıkla temasa geldi. Mari Kralı ile bir müddet dost geçinen Hammurabi, orayı da ülkesine kattı. Kuzeye gittiğine dair bir kayıt yoktur. Herhalde Akkad kralları gibi hudutlarını Akdeniz’e ve Anadolu’nun içlerine kadar genişletememiştir. Zaten Hammurabi, askeri seferlerden ziyade iç işlere önem vermiştir. Kültür hayatının hemen her safhasında eserler ortaya koymuştur. Mezopotamya’da ilk defa gerçek anlamıyla merkezileştirilmiş birleşik bir devleti Hammurabi kurdu. Bu devlete tabi olan sitelerin başlarındaki kral ve prensler ortadan kaldırıldı. Onların yerine kralın tayin ettiği valiler gönderildi. İdari teşkilat, geniş bir memur kadrosuna dayanmaktadır. Teşkilatın en yüksek noktasında bulunan kral, idari işlerle yakından ilgilenmekte, vergilerin zamanında ve tam olarak toplanılmasına önem vermekteydi. Askeri teşkilatta da yenilikler yapan Hammurabi, ilk defa daimi bir ordu vücuda getirmiş ve idaresini bizzat eline almıştır. Hammurabi’nin şöhretini artıran husus, düzenlemiş olduğu kanunlardır. Bu kanunname, medeni ve ceza hukuku ile ilgili olan 300 kadar maddeyi ihtiva ediyor ve halkın birbirleriyle veya devletle olan münasebetlerini düzenleme gayesini güdüyordu.
Birinci Babil Devletinin ömrü uzun sürmedi. Hammurabi’nin ölümünden sonra yer yer isyanlar çıktı. Dışardan da komşu kavimlerin taarruzları başladı. İsyanlar neticesinde güneydeki kıyı eyaletleri Babil’den ayrıldı. Kuzeyden, doğudan ve batıdan gelen istila dalgaları, devletin büsbütün sarsılmasına yol açtı. Nihayet Anadolu’da büyük bir devlet kurmuş olan Hititler M.Ö. 1595 tarihinde Fırat boylarından güneye inerek Babil şehrini hakimiyetleri altına aldılar. M. Ö. 1570’de ise şehrin idaresi Kassitlerin eline geçti. Bu istilalar kısa bir müddet içinde sona ermesine rağmen, Babil Devleti uzun süre toparlanamadı. Ancak 1000 sene sonra İkinci Babil Devleti adı ile tarih sahnesine tekrar çıkacaklardır. Babilliler, Sami dili konuşur ve çivi yazısı kullanırlardı.
II. Babil Devleti:
İran’da bir devlet kurmuş olan Medler, Asurluların üzerine şiddetli hücumlarda bulunuyorlardı. Bunu fırsat bilen Babilliler, Medlerle birleştiler ve Asur Devletini yıktılar. Yerine yeni Babil Devletini kurdular (M. Ö. 625).İkinci Babil Krallığının en ünlü hükamdarı olan Nabukednazar daha babası zamanında Mısır ordusunu Kadeş’te yenmiş, Suriye ve Filistin’i Babillilerin yönetimi altına sokmuştu. En büyük gayesi Kudüs’ü ele geçirmek olan kral, maksadına ulaşmak için yerli halkı ayaklandırmak istedi. Buna karşı çıkan Kudüs Kralı, Babil’e vermekte olduğu yıllık vergiyi kesti. Bunun üzerine Nabukednazar, Kudüs üzerine bir sefer düzenledi ve Filistin ile Kudüs’ü ele geçirdi. Yahudi alimlerini ve bu arada zamanın Peygamberi Danyal aleyhisselamı esir etti. Esirlik 70 sene sürdü. Suriye ve Mısır’ı da çöllere kadar aldı. Dini literatürde ismi Buhtunnasar olarak geçmekte olan Nabukednazar, yeryüzüne hakim olan dört kişiden biridir. Nitekim bir hadis-i şerifte:
“İsmini duyduğunuz kimselerden yeryüzüne dört kişi malik oldu. İkisi mü’min ikisi de kafir idi. Mü’min olan iki kişi, Zülkarneyn ile Süleyman (aleyhisselam) idi. Kafir olan ikisi de, Nemrud ve Buhtunnasar idi. Beşinci olarak yeryüzüne benim evladımdan biri, yani Mehdi de malik olacaktır.” buyuruldu.
Burada zikredilen Buhtunnasar, Yeni Babil Devletinin en meşhur kralı Nabukednazar’dır. Kendisi ateşe tapardı. Zamanında Babil, büyük bir ticaret merkezi haline geldi.
Nabukednazar’dan sonra Babil Devleti çökmeye başladı. Bu çöküş, Marduk rahiplerinin düşman olduğu Kral Nabo-Nedo devrinde hızlandı. İran’da Medlerin yerine geçen Perslerin büyük hükümdarı Kiros (Kurus) tarafından Babil şehri alınınca, Babillilerin bağımsızlıkları sona erdi ve ülke Pers İmparatorluğunun bir eyaleti haline geldi (M.Ö. 539).
Babillilerde İnanç
Babilliler, eski halkların çoğu gibi birden fazla tanrıya taparlar, tanrıları üzerine kuşaklar boyu anlatılan düşsel öykülere inanırlardı. Bunların çoğu Sümer kaynaklıydı.Evrenin ve insanların yaratılışını konu alan Sümer destanının kahramanı Gılgamış, ölümsüzlük otunu bulmak için yola çıkar ve bu arayış sırasında bin bir güçlükle karşılaşır. Serüven dolu yolculuğunun sonunda bulduğu otu, suların dibinden sinsice gelen bir yılan kayığından çalar. Bu öyküde Nuh Tufanı'nı anımsatan bir sel felaketinden söz edilir.
Babil Tanrıları
Tanrıları Marduk idi. Babil efsanelerinde Marduk ejderha Tiamat ile dövüşüp onu yener. Yeri, göğü ve insanoğlunu yarattığına inanılan Marduk'un yeryüzündeki temsilcisi kraldı. Marduk dışında toprak, su, gökyüzü Güneş ve Ay tanrıları gibi tanrılara tapılırdı. Asurlular da büyük ölçüde Sümerler'in ve Babilliler'in dinleriyle tanrılarını paylaşıyorlardı. Ama, en büyük tanrıları adınıimparatorluğun başkentine verdikleri Asur'du. Hem Babilliler hem de Asurlar'ın baş tanrıçası ise Eski Yunanlılar'ın aşk tanrıçası Afrodit'e çok benzeyen Iştar'dı.Yazı ve bilim
Sümer yazısı bilinen en eski yazıdır. Sümerler kil tabletleri, üstüne yazı yazdıktan sonra pişirirlerdi. Arkeolojik kazılar sırasında, bazıları 5000 yıllık olan binlerce tablet bulunmuştur. İlk yazı karakterlerini resimler oluşturuyordu. Bu resimler yavaş yavaş, Babilliler'in ve Asurlular'ın kullandıkları çiviyazısına dönüştü. Bu yazı biçiminde, kavramları belirtmek için köşeli simgeler kullanılırdı. Bulunan tabletlerin üzerindeki yazılar din, matematik, yasalar, bilim ve başka konularla ilişkindir. Matemetikte, açılar konusunda bir tam dönüşü 60 birime bölmüşlerdir.Babil kulesi
Babil Kulesi (İbranice: מגדל בבל Migdal Bavel), Tevrat'ta, Kur'an'da ve dünyanın birçok bölgesinde yerel efsanelerde bahsi geçen, tanrıya ulaşmak için inşa edilen kule.Yahudi ve Hristiyan Kaynaklarında Babil Kulesi
Tanah ve Eski Ahit hemen hemen aynı olduğu için her iki dinde Babil bahsi aynıdır. Babil kulesinden Tevrat'ın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir.« ... ve bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. Şarktan göçtükleri zaman Sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. Birbirlerine 'gelin kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim. Onların taş yerine kerpiçleri, harç yerine ziftleri vardı. Yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir şehir, başı göğe erişecek bir kule yapalım' dediler. Ve ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için Rab* indi. Onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. Gelin inelim, birbirlerinin dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım. Rab onları oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil dendi. »
Efsaneye göre tanrı kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine kızar ve o zamana kadar aynı dili konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışı Tevrat'ta anlatılmaz ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde anlatılır.
Dini bir bakış açısıyla bu öykü sıklıkla insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır.
İslami Kaynaklarda Babil Kulesi
İsmi verilmemekle beraber Kur'an'da Babil Kulesi'ne benzer bir kuleden bahsedilir. Hikaye Tevrat'taki ile benzer olmasına rağmen Babil'de değil, Musa'nın yaşadığı dönemde Mısır'da geçer. Firavun Haman'a, kendisine kilden bir kule inşa etmesini, çıkıp Musa'nın tanrısına bakacağını söyler.Kur'an'da Babil şehrinden Bakara Suresi, 102. ayette bahsedilir. Harut ve Marut isimli iki melek, insanları imtihan etmek için Allah tarafından babil'e gönderilirler. Burada insanlara sihir öğretirler. Melekler sihrin küfür olduğunu söyledikleri halde insanlar sihir öğrenmekte ısrar ederler ve karı-kocayı ayırmaya yarayan sihirler öğrenirler.
Babilden Yakut el-Hamavi'nin yazmalarında ve Lisan el-Arab'da bahsedilir. Öyküye göre tüm insanlar rüzgarın önüne katılarak bir yerde toplanırlar. Buraya sonradan Babil denir. Babil'de insanlara Allah tarafından değişik lisanlar tahsis edilir ve yeniden rüzgarla geldikleri yerlere dağıtılırlar.
9. yy İslam tarihçilerinden el-Tabari'nin "Peygamberler ve Krallar Tarihi" adlı eserinde daha detaylı bilgi verilir. Öyküye göre Nimrod Babil'de bir kule inşa ettirir. süleyman bu kuleyi yıkar ve o zamana kadar aynı dili konuşan insanların dilini 72'ye ayırır. 13. yy. İslam tarihçilerinden Ebu el-Fida da aynı öyküden bahseder ve İbrahim'in atası Hud'un kendi dilini (İbranice) muhafaza etmesine izin verildiğini ekler. Zira Hud kulenin inşasına katılmamıştır.
Babil'in Asma Bahçeleri
Babil'in Asma Bahçeleri, Dünyanın Yedi Harikası'ndan biridir. M.Ö. 7. yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Babil'in çorak Mezopotamya çölünün ortasında, ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir.Coğrafyacı Strabo'nun 1. yüzyıldaki tanımına göre:
"Bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu ve büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu"
Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Söylentiye göre Mezopotamyanın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır. Bu yüzden bazen Semiramis'in asma bahçeleri olarak da anılır.
Babilin Asma Bahçeleri : Detaylı yazımıza gitmek için tıklayın..
Tarih: 2016-03-02 01:55:44 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
BABİLLİLER Ne Demek: Eski bir mezopotamya halkı..
Yorum Yapx